Boğaç Han’ın Yiğitlik Sınavı

Boğaç Han’ın Yiğitlik Sınavı

Bir varmış, bir yokmuş, Allah’ın kulu çokmuş. Zamanın birinde, Oğuz boylarının başında yiğit bir bey olan Kazan Bey yaşarmış. Kazan Bey’in obası geniş, gücü kuvveti yerinde, her bir düşmanı ondan korkarmış. Lakin, içten içe Kazan Bey’in gönlü dertliymiş. Çünkü Kazan Bey’in o kadar malı mülkü, sürüsü ve yiğitliği olsa da bir tek evladı yokmuş. Gönlünden evlat sahibi olmak geçer, Oğuz töresine uygun bir yiğit yetiştirmek istermiş.

Bir gün, Kazan Bey, derdini Dede Korkut’a açmış. Dede Korkut, beylerin bilgesi, sözleriyle yol gösteren, gönüllere ferahlık veren bir aksakal imiş. Kazan Bey, dede ile dertleşirken, Dede Korkut gözlerini kapamış, “Ey Kazan, sabrın sonu selamet. Allah dilerse, ocağını şenlendirir, sana bir oğul verir,” demiş. Bu sözlerden bir yıl sonra, Kazan Bey’in güzel eşi bir erkek çocuk dünyaya getirmiş. Oğlunun adını Boğaç koymuşlar. Boğaç, daha küçük yaştan itibaren cesaretiyle, kuvvetiyle diğer çocuklardan ayrılırmış. Ata binmeyi öğrenir, ok atar, kılıç sallardı.

Bir gün Kazan Bey, oğlu Boğaç’ın gerçek bir yiğit olup olmadığını sınamak istemiş. Oğuz töresine göre, bir er kişiyi er meydanı sınarmış, yiğitlik kılıçla değil, gönülle belli olurmuş. Boğaç da bu sınava hazırlanmış. Bu sırada Kazan Bey’in obasına sürekli bela olan dev gibi bir boğa ortaya çıkmış. Bu boğa öylesine kudretliymiş ki, her kim ona yaklaşsa yere serilir, kimse bu boğayı alt edemezmiş. Beyin çobanları dahi kaçacak delik arar, kimse boğaya karşı duramazmış. İşte bu boğayı durdurmak, Boğaç için bir yiğitlik sınavı olacaktı.

Kazan Bey, Boğaç’a dönerek:
“Oğul, bu boğa bizim obamızı dize getirdi. Eğer sen bu boğayı alt edersen, adını ‘Han’ yapar, seni yiğit sayarım, tüm Oğuz’a adını duyururum,” demiş. Boğaç, babasının bu sözlerini duyunca, başını eğmiş, boyun bükerek:
“Babam, bir yiğit sözü vermişse, o söz tutulur. Sizin namınız, benim namusumdur, boğayı alt etmek boynumun borcu,” demiş.

Boğaç, çelikten yapılmış zırhını kuşanmış, eline kılıcını almış, boğayı bulmak için dağlara doğru yürümüş. Günlerce süren arayış sonunda, bir gün boğanın çayırlık bir alanda kükrediğini duymuş. Boğa, kocaman boynuzlarını sallayarak Boğaç’a doğru geliyormuş. Toprak titriyor, ağaçlar sallanıyormuş. Boğa öyle büyükmüş ki, başı göklere değer gibiymiş.

Boğaç kılıcını çekip boğaya saldırmış. Boğa, öfkeyle üzerine yürümüş. Boğaç, bir an geri çekilmiş, ama sonra cesaretini topladı. Oğuz töresinde geri çekilmek olmazmış. O sırada, annesinin nasihati kulağında çınlamış:
“Oğlum, bir yiğit düşerse kalkar, ama kalbinde korku taşıyan, zafer kazanamaz. Senin kalbin, cesaretinle dolsun.“

Bu sözlerle Boğaç, yeniden ata biner gibi boğanın sırtına atlamış, elleriyle boğanın boynuzlarını kavrayarak boğayı yere sermiş. Boğa can havliyle kükrese de, Boğaç onu alt etmeyi başarmış. Boğa yere düştüğünde, obadaki herkes hayretle bu yiğitliği izlemiş. Boğaç, boğayı yendikten sonra, orada bulunan herkesin gözü önünde babasına dönmüş ve:

“Babam, işte size sözüm. Obamızı bu beladan kurtardım. Şimdi adımı Boğaç Han koyun, Oğuz boylarına layık bir yiğit olduğumu ispatladım,” demiş.

Kazan Bey, oğluna hayranlıkla bakmış, başını okşayarak:
“Yiğit oğlum, sen sadece boğayı değil, kendi korkunu da yendin. Adın artık Boğaç Han olsun. Bu gün senin yiğitliğin Oğuz boylarına şan olarak yayılsın!” demiş.

O günden sonra, Boğaç Han’ın adı her yerde anılır olmuş. O sadece gücüyle değil, mertliği, dürüstlüğü ve cesaretiyle tanınmış. Boğaç Han, Oğuz obasının başına geçip, halkını adaletle yönetmiş. Onun adı asırlar boyu unutulmamış, Dede Korkut’un dillerinde destan olmuş.

Evet çocuklar bu masalımızda burada bitti. Sizde Dede Korkut Hikayeleri yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.